Ketojenik Diyet

admin 12 Ağustos 2013 0

Ketojenik diyet; yağ oranı yüksek besinlerle gerçekleştirilen bir diyet olup, ilaç tedavisine cevap vermeyen epilepsi hastalarına uygulanmaktadır. Bu yöntem 1920 li yılların başlarında Mayo Clinic’de uygulanmaya başlanmış olup günümüzde de, kontrol edilmesi zor epilepsili çocuklarda halen uygulanmaktadır. Karbonhidrat alımı en aza indirilip, protein alımı ise vücudun ihtiyacı hesaplanarak alımı sağlanarak, diyetin geri kalanın yağlar oluşturmaktadır. Böylece yağ hücrelerinin kalıntıları olan keton cisimcikleri hücrenin enerji deposu olan mitokondrinin proliferasyonunu geliştirerek beyindeki nöronları stabilize etmektedir.Ketojenik Diyete başlamak isteyen kişiler bu sürece doktor kontrolünde başlamaktadırlar. Kişiye ilk etapta 24 saat su verilmemektedir. Vücut sadece bir günlük karbonhidrat depolayacağı için bir günden sonra enerji için yağları kullanmaktadır. Böylece keton üretimi başlamış olmaktadır. Daha sonra kişi evine gönderilerek alınacağı yağ miktarı düzenlenmektedir. Uygulanan iki çeşit diyet bulunmaktadır.  Klasik diyet ve orta zincir trigliserid diyeti. Klasik diyette alınan yağ, tereyağı, krema gibi doğal yağlı ürünlerden alınır ve çok az karbonhidrat ve protein alımı sağlanmaktadır. Orta zincir trigliserit diyetinde ise daha fazla karbonhidrat ve protein içermektedir. Doğal yağların yanında MCT takviyeleri de verilmektedir. Yapılan birçok araştırmada bu diyetin, ilaç tedavisine cevap vermeyen kontrolü zor hastalarda, nöbetleri kestiği ve azalttığı tespit edilmiştir. Diyetin epilepsi nöbetlerinin kontrolünün yanı sıra özellikle çocuklarda, daha yüksek dikkat, farkındalık ve hızlı yanıt verme gibi olumlu gelişmeler gözlenmektedir.Ketojenik diyet epilepsi hastalarında olduğu kadar alzheimer veALS hastalıklarını da engellediği görülmektedir. İncelemeler bu diyeti uygulayan hastaların bilişsel kabiliyetlerinde bir ilerleme olduğunu kanıtlamaktadır. Bu hastalıklarda kullanılan ilaçlar, diyetin etkilerini taklit eder nitelikte olmaktadır. Aynı zamanda diyetin tümörlerin kontrol altına alınmasında da etkili olduğu görülmekle beraber, kanser tedavisi üzerinde etkili olup olmadığı ciddi kuruluşlar tarafından araştırılmaktadır.

Bir Yorum Yaz »